Surnâme - Bir Osmanlı Macerası - İskender Pala

 

Surnâme - Bir Osmanlı Macerası - İskender Pala

Surnâme - Bir Osmanlı Macerası - İskender Pala

Osmanlı padişahı şehzadeleri için sünnet düğünü tertip etmiştir. İstanbul'da Atmeydan, Okmeydanı ve Divan yolu gibi yerler ile eski saraylar teşhir alanı olarak belirlendi. İki hafta sürecek olan düğünün efsaneleşmesi bekleniyor. Her ilden ve ülkeden insanlar davet edildi. Bu arada üzücü bir olay:

 Sadrazam şehit olur... Padişah yeni bir sadrazam tayin etmez, düğün neşesi siyasete boğulmasın. Düğünden sonra şeref mührünü kime vereceğini sana bildireceğini söylüyor. Bu durumda on beş günlük düğün süreci, ülke ve misafirleri için amansız ve ölümcül bir güç mücadelesine dönüşür. Kalede tüm bunlar olurken, bir çift yetim ile sokak yetiminin kaderleri, devlet adamlarıyla güç mücadelesinde kesişir. Gençler önce düğün hediyelerini taklit etmeli, sonra da çalmalıdır. Ayrıca bunlardan biri zihinsel engellidir.  Ve İstanbul tüm ihtişamıyla coşmaya başladığında, yukarıdakilerin ve aşağıdakilerin savaşı başlar. Muhteşem bir Osmanlı macerası…

 İskender Pala'nın her zamanki otoriter kaleminden…

Güç mücadeleleri ve intikam üzerine bir hikâye...

Osmanlı İmparatorluğu'nda bilinmeyen bir zamanda geçen padişah, şehzadelerine günlerce süren efsanevi bir sünnet düğünü yapmalarını emreder. Düğün hazırlıkları sırasında, fetihlerden dönen sadrazamın ölüm haberi gelince, Kazak ve sayman yeni bir sadrazam arayışına girdi. Öte yandan bu savaş sürerken Kazak'a ve kasiyere kin besleyen Nasreddin adında bir genç, ağabeyi ve en yakın arkadaşıyla intikam planları yapmaktadır. Nasreddin, biraz şans ve biraz da planlamayla kendini kasiyer ile Kazak arasındaki savaşın ortasında bulur. Bu mücadele sırasında hiç tanımadığı bir kıza âşık olunca işler karışır.

Romanda yazar; Kazak ile sayman arasındaki savaşta halka her türlü zararı verebileceğini ve hatta ülkesine ihanet edebileceğini anlatan; Nasreddin, kardeşi ve arkadaşı başkalarıyla savaşırken, iyi insanların sevdikleri ve ülkeleri için ne kadar büyük fedakârlıklar yapabildiklerini anlatıyor.

Yazar bu bölüm için bir ipucu vermiş ve her bölümün başında yazdığı kısa öykülerle romanı daha ilgi çekici hale getirmiş. Kitaptaki çizimler de romana renk katıyor.

Bir dönem romanı olduğu için romanın bazı bölümleri biraz gülünç bir dille anlatılıyor. Genel olarak çok akıcı bir hikâyesi olan bir romanın sıkılmadan okunabileceğini düşünüyorum.

Çağdaş Surnâme

“Osmanlı döneminde padişah çocuklarının doğum ve sünnet törenleri ile padişah kızlarının evlenme törenlerini anlatan şiir, nesir veya şiir-mensur karışımı eserlere soyadı denir.

Surnâme denilince akla ilk olarak Sultan III. Ahmed'in oğullarının sünnet bayramlarını anlatan Seyyid Vehbi’nin eseri gelir. Açıklayacağım. Ressam Levni'nin incelikli minyatürleriyle bütünleşmesiyle önem verilen bu eser, hiç şüphesiz Osmanlı yazmalarının (18. yüzyıl) en bilinen ve ünlü örneklerinden biridir. Profesör Dr. İskender Pala akademik alanda uzun yıllar divan edebiyatı ile uğraşmış bir yazardır. Sonunda Şah ve Sultan, Odo, Mihmandar, Katley Kederi, Babil'in Ölümü, İstanbul Aşkı gibi çok okunan eserlerine soyadını ekledi. Yazar, kitabına "böyle bir geleneğin varlığını genç okuyuculara aktarmak için tarih boyunca zengin bir edebî tür haline geldiği" için bu adı verdiğini belirtmektedir.

Romanın kurgusu adından da anlaşılacağı üzere bir şehzade için düzenlenen sünnet düğünü etrafında döner. Doğal bir ülke olarak başkent İstanbul'da gelişen olaylar net bir tarihle ifade edilmemekle birlikte, vilayet içindeki güç ve iktidar mücadelelerinin yoğun olduğu ve ekonominin Kanuni dönemindeki kadar parlak olmadığı söylenebilir. Dönem. Olay İstanbul'da geçti yani Fatih'ten önce olmadığı kesin. Dürüst olmak gerekirse, yazar için padişah konusunun ortaya çıkması önemli bir faktör değildir.

"...Bir kurgu oluşturdum. Osmanlı'da her padişah düğünü olur. Bir düğün kitabı olarak Soyadı, neşeye, eğlenceye, eğlenceye kapı aralayan sayfalar içeriyor. (...) Hep vardı. Okuyucuların bir kitabı okuyup son sayfasına ulaşarak bir şeyler öğrenmesi gerektiği fikri. Osmanlı hayat sisteminde eğlencenin olduğunu, bunun belli bir mertebesi olduğunu, herkesin bu mertebeyi düşürüp düşürmesin diye kendine sorması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Nasıl âşık oldular". Medeniyet kavramına ait olarak, buradan nasıl sıçrayarak geleceğe ilerlemeliyiz? Diyorum "

Pala'nın bu eseri de diğer eserleri kadar kapsamlıdır. Kullanılan kaynaklar

400 sayfalık romanın sonunda sıralanmıştır. Bu bibliyografyadan da anlaşılacağı gibi, Osmanlı saray düğünleri, saatçilik, ekonomik gelişme ve parasal değer değişimleri (özellikle kirlilik sorunu) üzerine ciddi bir keşif okuması yapan Evliya Çelebi Seyahatname, konuyla ilgili bir dizi tarih yazmıştır. Gerçekçi bir şekilde zamanı yansıtır. Varsayımsa durumda.

Bu bilgiler yalnızca okunmakla kalmaz, aynı zamanda şu şekilde satırlar arasına başarıyla yerleştirilir:

"Masada ve duvarda çok fazla malzeme gördü. Saat fabrikası nasıl olsa... Tezgâhın üzerindeki saate dokundu. Gözü köşedeki iki parça pamuğa ilişti. Bunlar pamuk toplarına benziyordu ve guguk kuşunun sesini duyduğunda kulaklarını hassaslaştırdı... Pamuğa uzandı. Kulaklarını kapattı. İğnelerden birini aldı ve ses tellerini tuttu. Zamanla kayıp. "

Sayfaları süsleyen başarılı karakalem çizimler, anlayışı okuyucunun aklına ve gözüne hitap eden, büyük ölçüde günümüze uyarlanmış soyadlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Bu kitap 30 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm kısa bir hikâye ile başlar. Bu güzel hikâyeler biraz bölüm öncesi spoiler gibi. Roman, sabah namazından sonra padişahın da katıldığı bir divan toplantısıyla başlar. Sadrazamın ordusu muzaffer bir seferden dönüyor. Sünnet düğünü tasarlama konusundaki görev dağılımı, gündemin önemli bir maddesidir. Valizinizi kime verdiğiniz önemlidir. Bu görevi üstlenen meclis üyesi için bu durum padişahın verdiği başarılı bir hamle olarak görülmeli ve kendi başarısından dolayı tam takdir edilmelidir. Divana ulaşır...

Eser akıcı, anlaşılır ve bilgilendirici bir üslupla yazılmıştır. Tarihi kurgu sevenler için kaçırılmaması gereken bir eser. İleride film olma ihtimali yüksek olan eserlerden biridir.

İyi okumalar!

 

İskender Pala Kimdir?

Prof. Dr. İskender Pala, 1958 yılında Uşak'ta doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu (1979). 1983 yılında tabip, 1993 yılında yardımcı doçent oldu ve Divan Edebiyatı ihtisası yaptı. Bir edebiyat alimi olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde ilmî ve edebî makaleler yayınladı. Ortaokul ve lise için ders kitapları yazdı. 1982 yılında teğmen olarak donanmaya katıldı ve çeşitli  denizcilik tarihi çalışmaları yaptı.

 

Yorumlar